bugün

entry'ler (261)

the witcher 3 wild hunt

gelmiş geçmiş en güzel oyun. bu kardeşiniz pc, ps3, ps4, simülasyon, rpg, fps, mmo aklınıza gelip gelebilecek çoğu oyunu ve tarzlarını oynamış birisi olarak söylüyorum gelmiş geçmiş en iyi oyun.

tam bir haftadır geceli gündüzlü bu oyunu oynuyorum ana hikayeyi yeni bitirdim oynarken bu kadar zevk aldığım başka bir oyun yoktur.

- ana hikaye çok uzun ve kesinlikle sıkmıyor merak uyandırıcı ve içine alıyor oyun seni.
- yan hikayeler inanılmaz fazla ve birbirini tekrar etmeyen görevler bambaşka hikayeler.( milyonlarca ? işaretide bonus )
- oynanabilirlik muhteşem resmen akıyor ve bence en önemlisi bence bu, hareket darlığı yok. istediğiniz her şeyi hemen yapabiliyorsunuz oyunu çok rahat oynamak için büyük emek verdikleri çok açık.
- oyun kurgusuna müdahale yerinde ve süper diyaloglarla süslü, bir oyun karakteri değil de kendimizmiş gibi bir havaya sokuyor. kırmızı çizgilerle ilerleme yerine isteğe bağlı bir yönde hikaye gerçekleştiriliyor.
- karakterler güzel kurgulanmış ve hepsinin ilgi çekici hikayeleri mevcut.
- haritalar büyük.
- envanter kısmı gelişmiş. oyun boyunca 50 defa kılıç, zırh değiştirmişimdir. büyüler,yağlar, işaretler başlarda kafa karıştırıcı ve zor gibi görünebiliyor ama bir süre sonra neyin ne işe yaradığını öğrenildiğinde tadından yenmez bir hal alıyor.
- pazarlama stratejisi gereği sakat oyun çıkartıp dlc'lerle oyunu tamamlayan firmaların ağızlarına tokadı basmış. en büyük takdirimi burada kazandı. helal olsun.

bir oyundan beklenen bütün istekleri yerine getirmişler. oyuncu odaklı çalıştıkları çok belli ve bunun karşılığınıda çok iyi alacaklarından hiç şüphem yok.

oyunu yeni bitirdiğimden hikaye bazlı çok şey yazamayacam ağır spoiler verebilirim ama bunu yazmazsam ölürüm.

--spoiler--

yennifer ile triss gelip üçlü takılmak istediklerini söylediklerinde cebime bir şişe şarap yerleştirip kılıç, zırh, pantolon, çizme üzerimde ne var ne yok çıkartıp beyaz donla novigrad sokaklarında koşturup istedikleri mekana gelişimi ve akabinde olan olayı hayatım oyunca unutmayacağım.

bu kadınlar çok fena.
--spoiler--

journey

felsefik derinliği bakımından aşmış oyun. sade, yalın ve karmakarışık.

--spoiler--

oyuna ilk girdiğimiz an bu ne saçma bir oyun diyorsunuz. büyük derinliğe doğru yürümeye balşıyorsunuz. gidilebilecek çok fazla yer var ama harita yok iz yok sadece yürüyüp zamanın geçmesini bekliyorsunuz tek başınıza.
biraz daha yürüdükten sonra küçük bez parçalarını toplamaya başlıyorsunuz ve bu topladıklarınız yürümenizden ziyade zıplatıyor varmak istediğiniz yere daha kısa zamanda varmanızı sağlıyor sizi. ve yürüyüp zıplamanıza devam ediyorsunuz.
koca gizemli derinliğe doğru kapıları aralıyorsunuz durmadan. bi süre sonra bir dost ediniyorsunuz yada sevgili yada karı veya koca.
bu sefer ikiniz yürümeye başlıyorsunuz, birbirinizi takip edip duruyorsunuz yolunuzu kaybettiğinizde işaret edip tekar yanyana geliyorsunuz destek oluyorsunuz koskocaman dünyada birbirinize ve en güzel tarafıda bez parçalarını toplamaya gerek kalmadan zıplayabilmek. dost sayesinde. bu arada küçük parçalar gitgide büyüyor ve boynunuza dolanıyor bilgelik nişanı gibi.
uçsuz bucaksız bu yerde bazen öyle serseri gibi dolaşamayacağımız zamanlar oluyor. gizli saklı ilerlememiz lazım yoksa darbeler alıp bilgelik nişanımız zedelenebiliyor. bu yollarıda başarılı bir şekilde geçtikten sonra son düzlüğe geliniyor.
son düzlükte daha hızlı olman gerekirken çok yavaş ilerliyorsun bir süreden sonrada zaten ömrün yetmiyor tükeniyorsun. dostunu yalnız bırakıyorsun hemde son düzlükte!!.
gözlerini kapattığın an buz gibi soğuk ve gözgözü göremeyecek kadar sisli bir ortamdayken gözlerini açtığın zaman güneşli şelalelerin aktığı pırıl pırıl bir dünyayı buluyorsun. oyunun en zevkli kısmı kesinlikle sınırsız zıplama hakkın var düşme korkun yok deli gibi uçuyorsun ve gürül gürül akan şelalelerin üstünden geçiyorsun. ve en sonunda büyük derinliğe kavuşuyorsun yanında dostunla beraber bu sefer iç karartan değil huzur veren bir beyazlığa doğru...

--spoiler--

champix

ögrenci halimle gittim aldım bu ilacı, almaya karar vermeden önce günlük tarzi yazılanları okudum aşırı motive ediyo insani bu yüzden bende günlük şeklinde kullanıp etkilerini buraya yazmayı planlıyorum bakalım ne olacak. ilk hapı yarın kullanacagım.

1.gün plasebo etkisinden olacak heralde sigara açlığı yok denecek kadar az, el alışkanlığından yakılan sigaralarda doygunluk hissi var. normalde 1 paket içen ben 12 tane içtim gün boyunca

2.gün sigarada tat değişikliği yok rüya görme yok, hala doygunluk hissi var. 14 tane içtim

3.gün final haftası stresiydi şuydu buydu derken 1 paket gitti gün boyunca, yan etkilerinden sadece mide bulantısını yaşadım onunda nedeni sabah aç karnına attığım için olabilir.

4.gün sigaradan tat alamamaya başladım tadı bozulmuyor sadece boş bir duman içine çekiyormussun gibi hissediyorsun ve nikotinin verdiği o zevki alamıyorsun. sigaramı değiştirdim camel soft içiyorum normalde gittim marlboro aldım yine aynı tat gelmiyor.

5.gün hd rüyalar başladı değişik değişik rüyalar görmeye başladım çok acayip. 12 tane tek içtim bugün.

6.gün alkol alındı ve 1 paketten fazla içildi.

7.gün rüyalar tam gaz devam ama tek sıkıntısı uykuya dalmak oluyo ilacı aldığım günden beri çok zor uykuya dalıyorum.

8.gün tat yok tokluk hissi var sigarayı tam içemiyorsun nikotini hissedemiyorum ulan ben bunu niye içiyorum diye düşünmeye başlatıyo insanı, iki gündür parliament içiyorum bom boş. 12 tane içtim rahat 8-9 tanesi el alışkanlığı

9.gün sabah iki dal parliament içtim paket bitti öğleden sonra gittim djarum black aldım akşama kadar önüme kim çıktıysa ikram ettim en fazla 4 tane içmişimdir hala pakette 4 dal var bırakma günü olarak 10. günü kararlaştırdığım için en son sigaramı da arkadaştan aldığım tek dal marlboro light ile bitirmek istedim.

vedalaşma sahnesini kafamda kurmuştum; balkona çıkıp yavaş yavaş çakmağı çakıp yakacaktım eski dostu, gecenin sessizliğinde derin derin çekecektim içime, külünü ağırca silktilten sonra son defa dudaklarımda kavuşturup karanlığa gömecektim onu..

lakin öyle olmadı ikinci nefesten sonra bu ne lan boş duman çekiyorum, sikerim böyle aşkın ızdırabını diyip aşağıya attım.

koray avcı

gözleri inanılmaz derecede durul bazanın gözlerine, tarzı halil sezainin tarzına, eserleri yorumlaması volkan konağın yorumlamasına benzeyen sanatçı. biraz ondan biraz bundan alınca ortaya böyle bişey çıkıyormuş demek ki.
yok biz tam tutturamıyoruz, valla bak ya hak etmediği halde çok ilgi gösteriyoruz ya da hak ettiği halde hiç ilgi göstermiyoruz bu ayarı bi tutturursak tam olacak.
yiğidi öldür hakkını yeme sesi güzel, güzel ama bu kadar abartılacak derecede değil, bu denli patlama yapmasının nedeni de popüler kültürü iyi analiz etmiş ve kullanmış olmasıdır bana göre. ne diyelim darısı gerçekten hak edenlerin başına.

katilbalikci

bohemliğin kitabını yazmış ama hiç satamamış loser. hayır yani köy kahvesinde frappuccino satmaya çalışmak nedir? otur dersini çalış, siyasetten uzak dur, bölümünü bitir, askerliğini yap, kpss kasıp sırtını devlete yasla, görücü usulu evlen, o mükemmel genlerini dünyaya miras olarak bırak, emekli ol, geber. marjinallik sana mı kaldı? frappuccino ne amk yok caramel macchiato.

bok herif.

katilbalikci

#28375639 çocuğuna taylan ismini koymayı düşünüyormuş, (bkz: adı taylan olanların esmer ve yavşak olması) lisede biyoloji dersi görmüş adamsın genotip,fenotip felan.

katilbalikci

karlı dağları aşa aşa gidip hem kavime hem yoldaşa selam söylemeyen turna.

katilbalikci

hayat felsefesi; saç baş dağınık,elde bira sallana sallana yanındaki kız arkadaşlarına nietzsche'nin ''felsefenin kendisi eleştiridir,eleştirel bilimdir'' sözünü tartışarak gününü geçirmeye odaklamış tıynetsiz, sakallı tavernacının teki.

kenan evren

en güzel anneler günü hediyesi oldu ölümü.
ateist insanı imana getirir, cehennem diye bir kavram olsa ve orada en büyük acıları çeksin istiyorum.
en çok ne hoşuma gitti biliyor musunuz? erdal eren onu bekliyordu çoktandır.

sözlük yazarlarından aforizmalar

büyük işler başarmak için çok fazla küçük işlerle uğraşmak gerekir.

insan büyüdüğünü nasıl anlar

- ilkokuldaki, ortaokuldaki bütün arkadaşlarının sakallarının çıktığını farkettiğin an.
- sokakta top oynayan çocukların topu sana doğru geldiğinde çocuklardan birinin '' abi topu atsana'' dediği an.
- üniversitenin ilk dersinde koskocaman amfide mal mal etrafına bakındığın an.

eylül cansın

üzülmeyi bırak resmen ciğerime öküz oturdu bıraktığı videoyu izleyince.

''herkesin istedigi gibi istediği şeyi yapıyorum.'' bu laf en çok içimi acıttı. senden onu isteyenlerin ben ahlakını sikeyim. vicdanını sikeyim.
''bişeyler yapmak istedim ama yapamadım, çalışamadım.''haykırışı, ötekileştirilmişliğin, tutunamamışlığın, çaresizliğin en somut en gerçek tanımıdır bana göre.

ve bu haykırış bir intihar notu değil, bir cinayet notudur.
bu cinayetin sorumlusu da 75 milyondur.

ilyas salman

Kadına Yönelik Siddetle Mücadele Gününde yarısı erkek, diğer yarısı da kadını simgeleyen kıyafeti giyip ilgi çekerek bütün saygımı kazanmış duyarlı sanatçıdır. helal olsundur.

görsel

ölü olarak kurtarıldı

(bkz: bartın maden kazası)

bartın maden kazası

bartında meydana gelen maden kazası.

biraz önce ntv'ye gelen haberle birlikte bartın valisi yayına telefonla bağlanarak korkulacak bi durumun olmadığını ve göçük altında kimsenin olmadığını açıkladı. ve bu ifadenin devamında bir kişide ölü olarak kurtarıldı dedi.
ulan sinir krizimi geçireyim çırıl çıplak soyunup sokaklarda mı koşayım aklımı mı kaçırayım bu nasıl bi ifade kafayı yiyecem.

ölü olarak kurtarıldı.
ölü olarak kurtarıldı.
ölü olarak kurtarıldı.

benim adım gültepe

nasıl bi dizi yapmışlarsa korkudan arkadaşlara öneremiyorum lan! öneripte milleti drama boğmak istemediğim dizi.

senaryo, oyuncu seçimi, görüntü kalitesi, müzik seçimi türkiye standartlarının üstünde bu dizide.

--spoiler--

o kadar olay oluyo, herkesin hayatı berbat olmuş durumda ama ben en fazla basri*'nin sahnelerinde dağılıyorum, o nasıl bir karakterdir, nasıl bi oyunculuktur. izlerken hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum belamı sikti resmen, 2.bölümden sonra izlemiyecem lan bu diziyi* dedim ama tutamadım kendimi hala takip ediyorum.

--spoiler--

mazoşist olan, ağlamak, drama doymak isteyen varsa durmasın izlesin bu diziyi.

behzat ç replikleri

behzat ç. ; biz ne yapıyoruz la ha, biz ne yapıyoruz bu hayatta, birileri demiş sınırları çizmiş, burada yaşıyacan demiş, birileri demiş ki bu maaşı alacan demiş, bu okula gidecen demiş, bunlara karşı çıkmıyacan demiş, amına koyim bunların hepsi ben söylemeden önce ben yapmadan önce birileri tarafından söylenmiş, ben istemedim ki bunların hiçbirisini.

hayalet ; hiçbirimiz istemedik ki abi ama değiştirmek için ne yaptık ki?

behzat ç ; bi sikim yapamam ben, ne yapıcam lan ben tek başıma bi sikim yapmıycam.

hayalet ; bazıları yaptı abi, değiştirdi.

harun ; ne yaptı?

hayalet ; babam yaptı ama örgütlüydü öyle tek başına değildi ha, nerde bi haksızlık görsün adam hemen mücadele etti, acı çekti, işkence gördü ama değiştirdi.

harun ; la olum neyi değiştirdi onu soruyorum neyi değiştirdi?

hayalet ; beni değiştirdi amına koyim oldu mu? senin o siktiğimin hayatında hani dediğin bissürü benim hakkım var dediğin şeyleri bu adamlar böyle mücadele edip aldılar, bedel ödediler, senin gibi böyle oturup götlerini büyütmediler harun bey.

not: bu gözler ne filmler ne diziler izledi ama böyle bi replik ne gördü ne de duydu.

özleyenler için 78.bölüm bipsiz

http://www.startv.com.tr/video-arsiv/bipsiz-78-bolum

sadece geleceğe giden zaman makinesi

yapılabilirlik açısından oluru olan tek olasılık*. geçmişe doğru gidildiği zaman solucan deliklerinde açıklar meydana gelir ve çelişkiler oluşur.
örneğin çılgın bilim adamı paradoksu;
çılgın bi bilim adamı zaman makinesinin önüne geçip * 1 dakika boyunca silahıyla uğraşır ve ardından gidip solucan deliğinde 1 dakika öncesine gider tam o sırada 1 dakika sonraki haline ateş eder ve bilim adamı ölür.
bilim adamı öldüyse bilim adamını öldüren kimdir diye bi soru açığa çıkar.
stephen hawking'e göre ise zaman da sadece geleceğe doğru hareket edilebilir bunuda kara deliğe yaklaşarak yapılabileceğini savunur çünkü kara deliğe yaklaşınca kara deliğin milyarlarca ton ağırlığındaki kütle çekimi zamanı da bükeceği için zaman yavaşlar, zaman yavaşladığı için zaman yavaş geçmeye başlar mesela dünyada 10 yıl geçmişse, kara deliğe yaklaşmış olan uzay gemisinde 5 yıl geçmiştir ve o uzay gemisi dünyaya geri döndüğü zaman 5 yıl sonrasına gitmiş olur. böylelikle zamanda yolculuk edilmiş olur.

kaynak; http://www.youtube.com/watch?v=Sp5wf7J-lqo

seksin aslında çok iğrenç bir şey olması

(bkz: boşaldıktan sonra yazılan entryler)

en iyi fransızca şarkılar

Cheb Khaled - Aicha
http://www.youtube.com/watch?v=iIyyPsqRweE

Jacques Brel - Ne me quitte pas
http://youtu.be/za_6A0XnMyw

Dalida ve Alain Delon - Paroles, paroles
http://www.youtube.com/watch?v=_ifJapuqYiU

michel fugain - Une belle histoire
http://www.youtube.com/watch?v=u2UhQAhLc2Y

oldelaf - Le Cafe
http://www.youtube.com/watch?v=UGtKGX8B9hU

Zaz - Je Veux
http://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A

Indila - Dernière Danse
http://www.youtube.com/watch?v=K5KAc5CoCuk